top of page

DÖNGÜDE



Sımsıkıydık kalabalıkların içindeki ıssız yabancılıkta. Aylardır benliğim özlemin döngüsü içindeyken trenin sesini duydum. İlk duyduğum zamanki gibi değil… İlk duyduğum zaman sekiz ay önceydi, sonbaharda üşümüştüm. Şimdi bir adım kaldı döngümün tamamlanmasına.Gözlerimiz aynı hayalin beklenen anında buluştu. Kavuşmayı bekleyen gece ve yıldızlar, güneş ve ayçiçekleri gibi. Sarıldık ve sessizlik bulutları sardı etrafımızı. Sessizlik yağmurunda ıslanıyorduk. Huzuru kollarımla yakaladım. Çocukluğun rüyasında balonlara tutunmak ve gökyüzünü yakalamak gibiydi sana sarılmak. Hırçın denizin dalgalarıyla boğuşmuş ve nihayetinde kıyıya vurmuş minik bir deniz yıldızının istirahatini duyuyorum ruhumda. Yalnızca birbirimizi duyabildiğimiz kadar sessizdik. Sesimizi ıslatıyordu kavuşmak.

Bütün ritim bozuldu. Sanki bir tel koptu ve huzursuzluk çanları çalmaya başladı. Bir kış sabahı uykusundaki yağmur sesleri. Yataktan doğrulup kalkmak mümkün değil. Gözlerim bir hayalin uykusundaydı hâlâ. Cama vuran yağmur şimdiyi hatırlatıyordu. Zamanın önemi yoktu hayalin döngüsündeyken yaşamım. Gözlerimi şimdiye açmak için kendimi hazırlarken sımsıkı yumuyordum. Dönülmez değil dönülmek istenmeyen bir rüyanın peşindeyim sevinçle. Göz kapaklarımı ağırlaştıran ben değilim, dünyanın ağırlığı. Zamanın perdesini çekiyorum üzerime. Uyanmak istemediğim bir rüyaya dalıyorum.

Comments


bottom of page